İletişim bilgileri
 

Erikli Su ve Meşrubat San. ve Tic. A.Ş.

Genel Müdürlük

Uludağ Cd. 216 Kestel 16450 Bursa

(T) +90 224. 280 55 00 (F) +90 224. 280 55 10

(@) erikli@erikli.com.tr (web) www.erikli.com.tr

Kolay ulaşım krokisi

Erikli Müşteri Hizmetleri.

Erikli Plaza

Orhaneli Yolu II.km Beşevler-Nilüfer Bursa

(T) +90 224. 280 60 00 (F) +90 224. 280 60 10

(@) musteri.hizmetleri@erikli.com.tr (web) www.erikli.com.tr

Kolay ulaşım krokisi

Akdeniz Bölge Satış Müdürlüğü

(Serdar Ünal / Bölge Satış Müdürü)

Ali Çetinkaya Cd. 916. Sk. 7/D-E

Kızıltoprak, Muratpaşa 07300 Antalya

(T) +90 242. 322 57 57 (F) +90 242. 322 57 47

(@) serdar.unal@erikli.com

Ege Bölge Satış Müdürlüğü

(Arkın Akbağ / Bölge Satış Müdürü)

Sanayi Cd. 1582 Sk. 69/3

Çamdibi 35100 İzmir

(T) +90 232. 461 13 32 (F) +90 232. 462 57 16

(@) arkin.akbag@erikli.com.tr

Anadolu Bölge Satış Müdürlüğü

(Erhan Ünüvar / Bölge Satış Müdürü)

Çetin Emeç Bulvarı 6.Cd. 75/13

A. Öveçler 06460 Ankara

(T) +90 312. 472 64 94 (F) +90 312. 472 64 95

(@) erhan.unuvar@erikli.com.tr

Batı Marmara Bölge Satış Müdürlüğü

(Candan Çetin / Bölge Satış Müdürü)

Mega Center C blok 170

Kocatepe, Bayrampaşa 34170 İstanbul

(T) +90 212. 640 00 08 (F) +90 212. 640 00 09

(@) candan.cetin@erikli.com.tr

Güney Marmara Bölge Satış Müdürlüğü

(Zafer Çayıriçi / Bölge Satış Müdürü)

Uludağ Cd. 216 Kestel 16450 Bursa

(T) +90 224. 280 55 00 (F) +90 224. 280 55 10

(@) zafer.cayirici@erikli.com.tr

Doğu Marmara Bölge Satış Müdürlüğü

(Ufuk Genç / Bölge Satış Müdürü)

Bulgurlu Cd. Detay Sk. 135

Bulgurlu, Üsküdar 34696 İstanbul

(T) +90 216. 520 06 10 (F) +90 216. 443 35 03

(@) ufuk.genc@erikli.com.tr

Erikli Dağıtım ve Paz. A.Ş.

Genel Müdürlük

Orhaneli yolu 2. km Nilüfer Bursa

(T) +90 224. 453 12 63 (F) +90 224. 453 12 57

(@) erikli.dagitim@erikli.com.tr

Kolay ulaşım krokisi

Erikli Su İstanbul Dağıtım A.Ş.

Genel Müdürlük

Mega Center C blok 171

Kocatepe, Bayrampaşa 34170 İstanbul

(T) +90 212. 640 03 08 (F) +90 212. 640 03 15

(@) erikli.istanbul@erikli.com.tr

Kolay ulaşım krokisi

 

 

İnsan Kaynakları
 

ZİRVE İÇİN ELELE

İnsan Kaynakları sayfamızda sizlere, kurulduğu 1965 yılından günümüze, insanlarımıza güvenli ve tam sağlıklı ürünler sunmayı amaçlayan ve bu doğrultuda, bugün dünyanın en modern tesislerinden birine sahip olan, ulusal ve uluslararası pazarlarda yüzlerce noktası ve görev yapmakta olan binlerce çalışanı ile zaman tanımaksızın müşterilerine hizmet veren, başarısını sadece yurtiçinde değil yurtdışında da kanıtlayan Erikli’nin, İnsan Kaynakları Departmanını tanıtmak istiyoruz.


Sayfalarımız arasında gezindikçe, nitelikli genç yeteneklere verdiği önem ve katılımcı, paylaşımcı yönetim modeli ile bugünkü mükemmel çizgisine ulaşan Erikli’nin, çalışanlarına verdiği değeri ve onlara sunduğu imkanları tanıma fırsatına sahip olacaksınız.
 
Pek tabiî ki öğrenmek isteyebileceğiniz her sorunun cevabını burada bulamayabilirsiniz. Bu noktada Erikli İnsan Kaynakları Departmanında görev yapan herkes size yardımcı olmaktan memnuniyet duyacaktır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İletişim
 

Erikli markasının yönetimi Erikli Pazarlama Departmanı tarafından yürütülmektedir. Ulusal ve uluslararası pazarlarda marka değerinin geliştirilmesi temel amacıyla sürdürülen uygulamalar, pazarlama politikaları ve bunların bağlı olduğu stratejilere paralel olarak takip edilmektedir.

Pazarlama yönetimi adı altında; doğrudan pazarlama, kampanya yönetimi & satış promosyonu, halkla ilişkiler, araştırma yönetimi, marka yönetimi, interaktif pazarlama, tanıtım, dağıtım kanalları yönetimi, medya satınalma ve prodüksiyon çalışmaları tek bir merkezden yürütülmektedir.

 

 

Müşteri Hizmetleri
 

Erikli Müşteri Hizmetleri, 1 Ekim 2002 tarihinde çalışmalarına başlamıştır. Müşteri Hizmetleri çalışanları, Erikli içerisinde müşterileri temsil ederler. 19 lt. ve pet ürünlerini tercih eden Erikli müşterilerinin, hizmet ve ürün kalitesiyle ilgili görüş ve şikâyetlerini alarak, Erikli sisteminin sürekli olarak iyileştirilebilmesi amacıyla, müşterilerin talepleri doğrultusunda, faaliyet yürütülmesini sağlarlar. Erikli Müşteri Hizmetleri'nin ana hedefi, kaynağı ne olursa olsun, Erikli ürünleriyle ilgili her türlü görüş ve değerlendirmeyi, %100 nispetinde kayıt altına almak ve müşteri memnuniyetini asgari %98 oranında sağlamaktır.

Müşteri Hizmetleri çalışanları, kampanya dönemlerinde 19 lt. ürününe abone olmak isteyen müşterilerin kayıtlarını alarak Hizmet Noktalarıyla paylaşırlar. Yeni abonelik işleminin sağlıklı şekilde gerçekleşmesine destekte bulunurlar. Müşteri Hizmetleri bünyesinde yer alan sipariş merkezi ise; merkezi bilgi sistemi (MBS) kapsamında bulunan illerden gelen sipariş taleplerini kabul ederek, dijital ortamda, teslimat bilgilerinin servis personelinin cep telefonuna gönderilmesi amacıyla organize olmuş bir birimdir. 

 

 

 

 

Sık sorulan sorular
 

Erikli'nin tadı çok güzel. Ürünün içine bir şey katılıyor mu, veya ürün bir işlemden geçiriliyor mu ?

Erikli, doğal kaynak suyudur. Tadındaki lezzet tamamen doğaldır. Kaynağından alınan suya herhangi bir katkı maddesi eklenmemektedir.Doğal kaynak suları ile ilgili yönetmelikte de izin verildiği şekilde fiziksel bir işlem olan filtrasyon ve ozonlama yapılmaktadır. Filtrasyon, suyun kaynak noktasından kopup gelebilecek micron seviyesindeki kum zerreciklerini tutmak için yapılır. Ozonlama ise dolumu yapılmış şişenin yani ürünün hijyenliğini temin etmek amacıyla suyun içine 0.2-0.4 ppm arası miktarlarda O3 (Ozon) gazının verilmesi işlemidir.

Ozonlama hijyen güvenliği için bütün dünyada su üreticilerinin uzun yıllardır en yaygın olarak kullandığı güvenilir bir yöntemdir. Suyun hijyenliğinin ozonlamayla sağlanmasının yanı sıra, dolum öncesi ozonlu suyla yıkama yöntemiyle şişenin hijyenliği de sağlanarak ürününün uzun süre bozulmadan saklanabilmesine imkan sağlanmaktadır. Dolumdan sonra şişedeki suyun içinde bulunan ozon gazı, ortam sıcaklığına bağlı olarak 5-20 saat arasında kendiliğinden yok olmakta ve bildiğimiz oksijene dönüşmektedir.

Erikli nereden çıkıyor ve nerede dolduruluyor ?

Erikli'nin sahibi bulunan ve 40 yılı aşkın bir süredir su işletmeciliği yapan Aslanoba Grubu Bursa bölgesinde üretim yapmaktadır. Uludağ'ın eteklerinde 2 ayrı dolum tesisine (Saitabat ve Derekızık dolum tesisleri) sahip olan grup birden fazla su kaynağı işletmekte ve yasal zorunluluk nedeniyle farklı kaynaklar için Erikli ana markası altında farklı adlar kullanmaktadır. Grubun işlettiği su kaynaklarının adları şunlardır; Erikli Oba ve Erikli Zirveden. İşletilen bu suların tamamı doğal kaynak suyudur ve Uludağ'dan gelmektedir. Bu sular, Uludağ'ın zirveye yakın bölgelerinden kaynayarak dolum tesislerine borular ile iletilmektedir.

Şişelenmiş doğal kaynak suyu ile çeşme suyu arasındaki farklılıklar nelerdir?

Aralarında çok önemli farklılıklar vardır. Bunlardan en önemli olanları;

*Doğal kaynak suyunun şişelenmiş olması, söz konusu kaynak suyuna dolum yapılabilmesi için Sağlık Bakanlığı'nın çok sıkı olan yönetmelik hükümlerine göre ruhsat alındığı, sürekli denetim altında olduğu ve halk sağlığı açısından bir risk taşımadığı yönünde bir güvencenin var olduğu anlamını taşır. Diğer taraftan çeşme suyunda bu şekilde güçlü bir güvenceden bahsetmek mümkün değildir.

*Şişelenmiş doğal kaynak suyunda su kaynaktan ilk çıktığı haliyle saf ve temizdir. İlave bir işleme gerek kalmaksızın direkt olarak suyu kaynağından içebilirsiniz. Suyun saflığı ve temizliği yeryüzüne ilk çıkış noktasından yani kaynadığı noktadan, tam otomatik makinelerde şişeye dolumuna kadar olan süreçte çok sıkı kontrol altındadır.

Diğer taraftan genel olarak suyun çeşmeye kadar olan yolculuğu farklıdır; çeşme suyunda su kaynakları dereler, nehirler gibi yüzey sularına dönüşmekte ve bu sular yüzeyden bulaşan her türlü kirletici unsurları da (tarım ilaçları kalıntıları, metaller, parazit, mikrop ve virüsler) taşıyarak toplanma havzalarına ya da barajlara gelmektedir.

Bu biçimde toplanmış sular muhtelif filtreleme, klorlama ve dezenfeksiyon işlemlerinden geçirildikten sonra su şebeke boruları vasıtasıyla konutlara pompalanmaktadır. Bu proseslerde kullanılan klor gibi dezenfektanlar sağlık açısından uzun vadede riskler taşımaktadır, ayrıca borulardaki her türlü yabancı madde, pas, toprak, parazit, mikrop ve virüsler gibi unsurlar da şebeke suyunun içerisinde konutlara ulaşmaktadır.

*Genelde çeşme suları, içinde taşıdığı klor gibi dezenfektanların etkisiyle rahatsız edici bir koku ve lezzete sahiptirler. Şişelenmiş sularda ise sadece suyun kendi doğal tadından bahsedebiliriz.

*Sonuç olarak şişelenmiş doğal kaynak suyu; hijyenliği, ambalajı ve markası ile tüketicinin albenisi ve güvenini kazanmak zorunda olan ticari bir maldır. Bu nedenle yapılan yatırımlar çok büyüktür; bazı küçük korsan firmalar dışında aklıselim hiçbir su sanayicisi tüketicisinin sağlığını riske atarak kendi şirketinin piyasadan silinme riskini göze alamaz. Genel olarak söylemek gerekirse; çeşme suyu üretim ve hizmetinde bulunan kamunun kaliteye dönük motivasyonu özel sektördeki kadar etkin olamamaktadır.

*Gerçekleşen üretim hacimlerinde, hizmet verilen tüketici sayılarında ve bu nedenle de kalite anlayışında çeşme suyu ile şişelenmiş su arasında büyük bir farklılık vardır. Çeşme suyunda kamu tarafından çoğu kez yüz binlerin ya da milyonların su ihtiyacını vasat kalitede dahi olsa karşılama zorunluluğu söz konusu iken; şişelenmiş suda nispeten çok daha az sayıda tüketicinin ihtiyacını en iyi kalitede karşılamak şeklindeki rekabetçi düşünce esastır.

Günde kaç litre su içmeliyiz ?

Su vücudumuzdan sindirim, terleme ve nefes alma yoluyla sürekli eksilmektedir. Temel prensip olarak şunu söyleyebiliriz: Kaybolan su miktarı mutlaka yerine konmalıdır.

Yaklaşık olarak bir gün içerisinde vücut ağırlığımızın en az 1/36'sı kadar su almalıyız. Örneğin 72 kg. ağırlığındaki birisinin günlük su ihtiyacı en az 2 litredir. Bu ihtiyacın bir kısmının muhtelif yiyecekler yolu ile alındığını varsaysak bile bir yetişkinin günde en az 1.5 litre su içmesi gerekmektedir. Bu miktar beslenme uzmanlarınca yetişkinlere tavsiye edilen asgari miktardır.

Ayrıca hamilelerin daha fazla su tüketmeleri gerekmektedir. Bu durum anne ve bebek arasında ortaya çıkan su transferi düşünüldüğünde ve anne karnındaki bir bebeğin günde yaklaşık 1 lt. su tükettiği dikkate alındığında annenin daha fazla su tüketmesini zorunlu kılmaktadır. Hamilelik döneminde kadınlar normal dönemden yaklaşık 8lt. daha fazla su taşırlar.

Suyun insan yaşamındaki önemi nedir ?

Su, insan yaşamında hayati bir önem taşımaktadır. Sadece yaşam için gerekli bir nesne değil aslında yaşamın kendisidir su.Yeryüzünde ilk yaşamın başladığı yerdir ve bizi çevreleyen tabiat ana ve canlıların yaşamı için ikamesi olmayan çok değerli bir elementtir. Suyun bolluğu halinde değeri tam anlaşılamazken, yokluğu halinde ölümle eş anlamlıdır.

Gerçekten de, insan vücudu büyük oranda sudan oluşmaktadır. Vücudumuzdaki su oranı yaşam sürecimiz boyunca değişim göstermektedir. Yeni doğan bir bebekte vücut ağırlığının %75'i sudan oluşmakta iken bu oran çocuklarda %70, yetişkinlerde %60 ve yaşlılarda %50 şeklindedir.Yetişkin bir insan bir kısmı yiyeceklerden karşılanmak üzere günde 2-3 litre suya ihtiyaç duyar.

Suyun insan vücudunda çok önemli işlevleri vardır. Bunlardan başlıcaları şöyledir:

·Su biyolojik bir çözücüdür ve bu çözücü rolüyle vitaminlerin ve minerallerin hem vücutta taşınmasını, hem de çözülmesini sağlar,

·Su vücut sıcaklığının düzenlenmesinde çok önemli bir rol oynar

·Derinin nemlenmesinde, toksinlerin atılmasında ve vücudun temizlenmesinde temel görev üstlenir

·Böbreklerin çalışmasını kolaylaştırır


·Kayganlaştırıcı bir madde olması nedeniyle birçok organın gerektiği gibi çalışmasını sağlar.

Türkiye'deki su kaynakları su firmalarınca hangi oranda kullanılmaktadır?

Türkiye su kaynakları yönünden dünyadaki pek çok ülkeye nazaran şanslı bir konumdadır. Şu anda kullanılabilir durumdaki doğal su kaynaklarının halen sadece %20'si üretici firmalar tarafından işletilmekte, ancak genel talep yetersizliğinden ve yaz-kış talebindeki farklılıklardan dolayı sektörün yıllık ortalama kapasite kullanım oranları işletilen kaynakların hacminin %25'i civarında gerçekleşmektedir.

Su sektörünün yapısı nasıldır ?

Su sektörü 4 önemli segmentten oluşmaktadır:

1-Tüketilen litre bazında en büyük segment olan dönüşümlü yani yeniden yıkanıp kullanılan 19 lt. polycarbonat damacana, kısa adıyla TüpSu,

2-Ciro bazında en büyük segment olan dönüşümsüz yani kullanıp atılan ambalajlardaki sular, kısa adıyla Pet Su,

3-Litre bazında en küçük ancak ciro bazında 3. büyük segment olan, pazarda dönüşümlü ve dönüşümsüz muhtelif ambalajları ile yer alan maden suyu segmenti,

4-Gittikçe pazarı azalan dönüşümlü 0.3 lt. standart su ve 3 lt.cam galon suların oluşturduğu segment.


Türkiye'de su pazarının son yıllardaki hızlı gelişimi nasıl oldu ?

Türkiye, 1990'lı yılların başından itibaren özellikle büyük şehirlerde temelde altyapı eksikliklerinin neden olduğu önemli bir su sorunu ile karşı karşıya geldi. Su sorunundan neyi anlamalıyız. Birincisi şebekeden yeterli suyun gelmemesi, diğeri ise şebekeden gelen suyun sağlıksız olması.

İstanbul başta olmak üzere özellikle nüfus yoğunluğu olan büyük şehirlerde, altyapı yetersizliklerinden dolayı şebeke borularında %50'ye varan oranlarda su kaçağının olması ve yakın bölgelerdeki su havzalarından su getirilmesi için gerekli olan yatırımlarda geç kalınması neticesinde belediyeler halkın su ihtiyacını karşılayamaz duruma düştüler. Gerçekten de, 1990-1995 yıllarında İstanbul'da su kesintileri hat safhaya ulaşmıştı. Ayrıca, şebekeden gelen suların halk sağlığı için ciddi tehdit unsurları taşıdığı yönünde kuşkular devamlı artmış ve bu konu medyada çok sık işlenir hale gelmişti.

İstanbul'da kriz haline gelen su sorunu önce bizzat belediyenin Akdamla adıyla başlattığı su istasyonları ile bir miktar hafifletilmeye çalışıldı. Bu yöntemde, civardaki il veya ilçelerden su istasyonu tabir edilen su satış dükkanlarındaki depolara tankerlerle içme suyu getirilmekte ve benzin pompası ile vatandaşın bidonuna dolum yapılmakta idi. Çok geçmeden bu işe soyunan özel şahısların da hızlı bir şekilde pek çok sayıda su istasyonu açmasıyla olay tam bir furyaya dönüştü. Daha sonra bu su istasyonlarına geçici izinler verilerek belirli bir denetim sağlanmaya çalışıldı. 1994 yılı sonlarında sadece İstanbul'da 3.000 civarında su istasyonu bulunuyordu. Ancak, denetlenmesi güç olan çok sayıda açık su satan istasyonunun türemesi Sağlık Bakanlığı'nı önlem almaya zorladı ve 18.10.1997 tarihli yeni bir yönetmelik ile su istasyonlarına açık su satış faaliyetlerine son vermeleri için -daha sonra 6 ay uzatılacak olan- 1 yıllık süre verildi. Bu yönetmelikte Sağlık Bakanlığı açık suya alternatif olarak ilk defa 19 lt. Polikarbonat damacana (TüpSu) ambalajına izin verdi.

Türkiye'de özellikle son 3-4 yılda ambalajlı su tüketimi büyük bir artış göstermiştir. Bunda en büyük pay sahibi, 18.04.1998 tarihinde su istasyonlarından açık su satışının Sağlık Bakanlığı'nca kesin olarak yasaklanmasından sonra açık suya alternatif olarak ortaya çıkan ve artık pek çok ofis veya evde kullanılan 19 lt. polycarbonat damacana (TüpSu) ambalajıdır. O tarihe kadar açık su satan su istasyonları açık su pazarındaki rekabet nedeniyle zaten büyük çapta su satışlarını eve teslim hizmeti ile bütünleştirmiş durumdaydı. Yasağın başlamasıyla aynı dağıtım kanalından mevcut kayıtlı abonelere ambalajlı 19 lt. TüpSu'yun ulaşması ve hızla yaygınlaşması mümkün oldu.

Türkiye'nin ilk defa 1997 yılında tanıştığı bu yeni ambalajlı ürün, ek cihaz ve aparatlarıyla kullanım kolaylığının bulunması, ekonomik olması ve ayrıca adrese teslim hizmetinin verilmesi gibi nedenlerle bugün su sektöründe litre bazında hem liderliğe oturmuş hem de pazarı çok büyütmüş durumdadır.


PET su şişelerinin çevreyi kirlettiği söyleniyor, bunun için ne tür bir tedbir alıyorsunuz ?

Su ve meşrubat şişeleri dahil her türlü ambalaj malzemesinin çevre için en azından görüntü kirlenmesine yol açtığı bir gerçek.

Bu durumun ortadan kaldırılması amacıyla ÇEVKO vakfı önderliğinde çalışmalar gerçekleştirilmektedir.
Çevko Vakfı Türkiye'de ambalaj atıklarının ekonomik ve düzenli geri kazanımı için sanayi, yerel yönetim ve tüketicilerin katkı ve katılımları ile sürdürülebilir bir geri kazanım sisteminin kurulmasına katkıda bulunmak amacıyla 1 Kasım 1991 tarihinde ülkemizin önde gelen 14 sanayi kuruluşunun girişimleri ile kurulmuştur. Şirketimizde satın aldığı PET-preform başına gerçekleştirdiği maddi ödeme ile bu çalışmalara katkı sağlamaktadır. ÇEVKO'nun çevre kirliliğine karşı yürüttüğü çalışmalar şu başlıklar altında sıralanabilir. Geri kazanım konusunda bilgi ve teknolojik gelişmeleri elde etmek, yerel yönetimler ve diğer ilgili kurumlar ile paylaşmak. Geri kazanım konusunda sanayi ile işbirliği yapmak. Tüketiciye yönelik eğitim çalışmaları gerçekleştirmek.


Dünyadaki su kaynaklarının durumu nedir ?

İnsanlığın sorunları açısından bakıldığında; 21. yüzyılın en önemli mücadelelerinden birisinin de dünya nüfusunun artan su ihtiyacını yeterli ve güvenli şekilde karşılamak olduğu görülecektir. Dünyadaki içilebilir su kaynakları eşit şekilde dağıtılmamıştır ve su sorunu bölgeye göre farklılık göstermektedir. Güvenli içme suyu temin edilen alanların kirlilik gibi dış etkenlerden çabuk etkileniyor olması, su kaynaklarının korunması konusunu özellikle suyun kıt olduğu bölgelerde hayati bir konu haline getirmektedir.

Dünyada bir yılda kullanılan tatlı suların toplamı 3.8 milyar litredir. Bu suların yaklaşık %70'i tarımsal, %20'si endüstriyel ve %10'u ise evsel olarak kullanılmaktadır. Söz konusu toplam tatlı su kullanımı içinde gıda ve içecek sanayilerinin (şişelenmiş su dahil) payı sadece % 0.18 kadardır. Maalesef, %70 gibi yüksek oranda kullanıma sahip olan tarım alanında kullanılan su miktarının yarısı yanlış kullanımlardan dolayı heba edilmektedir.


Şişelenmiş bir suyun kullanma ömrünü etkileyen faktörler nelerdir ?

Bu detaylı bir cevabı gerektiren bir sorudur. Burada 3 önemli faktörü birlikte düşünmeliyiz.

1-Şişe ambalajının hava geçirgenliğinin derecesi : Şişe ambalajının cinsi ve kalınlığı hava geçirgenliğini belirler. Bu da sonuçta söz konusu ambalajın dış ortam kokularına karşı korunmalı olup olmayacağını belirler. Pet ve polikarbonat ambalajların moleküler yapılarından dolayı sular dış ortam kokularına karşı daha hassastır.

2-Suyun mineral konsantrasyonu (sert veya yumuşak oluşu) : Yumuşak suların mineral konsantrasyonu daha az ve daha saf olduklarından ortamdaki kokuları sert sulara göre daha fazla çekerler.

3-Depolama ve saklama koşulları : Depolama ve saklama esnasında uygun ortam koşulları (temiz, kuru, kokusuz, güneş görmeyen) sağlanamaz ise ilerleyen günlerde suyun bozulması (yeşillenme, tortu yapma gibi) ihtimali söz konusu olabilir.


Şişelenmiş bir suyu hangi koşullarda saklamalıyız ?

Suyunuzu serin (5-15 derece), karanlık (güneş ışığından uzak) ve kuru (%50 nemden az) bir yerde saklamalısınız. Ayrıca özellikle suyunuzu kimyasallar, deterjanlar, temizlik maddeleri, benzin ve bunun gibi maddelerden mümkün olduğunca uzak tutmalısınız. Çünkü su saf bir maddedir ve bizim çevrede algılayamadığımız kokuları dahi yavaşça kendisine çekme özelliğini taşır.

Suyun sert olması ne demektir ?

Yeryüzünde sular buharlaşarak bulutlarda depolanmakta ve tekrar yeryüzüne yağmur olarak dönerken atmosferdeki karbon dioksiti çözer ve bir miktar asidik hale gelir. Bu asidik yağmur suyu muhtelif kaya katmanlarından ve akiferlerden kalsiyum karbonatı çözmektedir. İşte bu çözülmüş mineralleri taşıyan sulara sert su denmektedir. Bir suyun sert olma derecesi kalsiyum karbonatın ilgili suda ne kadar çözüldüğüne bağlıdır. Benzer kimyasal reaksiyonlar magnezyum sülfat, klorid, asit silisit tuzu ve demir için de geçerlidir. Ancak, çözülmüş haldeki kalsiyum karbonat bir suyun sertliğine en fazla katkı yapan elementtir.

 

 

                                                                                                                                      1. 2. 3.